Meclis Karar Özetleri Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

01.12.2016 Tarihli Meclis Karar Özeti

T.C.

İZMİR İLİ

NARLIDERE BELEDİYE BAŞKANLIĞI

MECLİS KARAR ÖZETLERİ

Karar Tarihi

: 01-12-2016

Dairesi

: YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ

Karar Nosu

: 2016

Konusu

: KARAR ÖZETLERİ

Dönemi

: ARALIK

Oturum

: 17. BİRLEŞİM 1. OTURUM

 

MECLİS OTURUMUNDA BULUNANLAR

Meclis Başkanı: Abdül BATUR

Meclis Üyeleri:Sibel SESSİZ, Serpil AKGÜN, Asker GÜNEŞ, Tuna TÜRKSEVER, Esengül KALELİ, Nurhayat KAYA, Devrim KIRLANGIÇ, Haydar GÜLTEKİN, Kazım ARDIÇ, Yüksel ALEV, İ. Halil KILIÇ, Hüseyin AKDAĞ, Aydın ÖZDEMİR, Meryem BÜKE , Deniz YASEMİN, Neriman GÜRBÜZ, Memet MALTEPE, Tibet FOÇALI, Mustafa OĞLAK, Tuğrul YEMİŞÇİ, M. Hanefi DUMLU

I- MECLİS AÇILIŞI

          Meclisin açılışı oybirliği ile kabul edildi.

II- GEÇMİŞ KARAR ÖZETLERİNİN OKUNUP OYLANMASI

          Meclis üyelerimize gönderilen geçmiş karar özetleri ile ilgili, değişiklik talebi olmadığından Oybirliği ile kabul edildi.

III- BAŞKANLIKTAN VERİLEN ÖNERGELER

1- Belediyede 657 sayılı yasaya tabi memur personele ait dolu kadroların iptal ve derece değişikleri ile ilgili olarak Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdareler Birlikleri Norm kadro İlke ve Standartlarına ait Yönetmeliğin 11. maddesi gereğince; düzenlenen dolu kadro cetvel değişikliğinin, Meclisimizce karara bağlanması hak.(Karar No/78)

          5393 sayılı Belediye Kanununun Meclisin görev ve yetkilerini konu alan 18. Maddesinin (1) bendinde: “Norm Kadro çerçevesinde belediyenin ve bağlı kuruluşlarının kadrolarının ihdas, iptal ve değiştirilmesine karar vermek” denmektedir.

Belediyemizde 657 sayılı yasaya tabi memur personele ait dolu kadroların iptal ve derece değişiklikleri ile ilgili olarak Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmeliğin 11. Maddesi gereğince; düzenlenen dolu kadro cetvel değişikliği hakkındaki önergenin geldiği şekliyle kabulüne oy birliği ile karar verildi.

 

2- 5620 Sayılı Kanun gereğince sözleşmeli personel statüsüne geçişi kabul etmeyerek 2006 yılındaki çalışma sürelerini aşmamak kaydıyla geçici işçi statüsünde çalışmaya devam edecek olanlara ilişkin vize cetveli hak.(Karar No/79)

          5620 Sayılı Kanunun Geçici 1. Maddesi gereğince sözleşmeli personel geçişi kabul etmeyerek 2006 yılında ki çalışma sürelerini aşmamak kaydıyla, geçici işçi statüsünde çalışmaya devam edecek olan ve ekli listede isimleri belirtilen personelin 2017 yılı Geçici İşçi Vizesinin (1 kişi ×12 ay = 12 adam/ay) “Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına İlişkin Yönetmeliğin” 24. Maddesi ile 5620 sayılı kanunun 3. Maddesinin (c) bendinin vermiş olduğu yetki hakkındaki önergenin geldiği şekliyle kabulüne oy birliği ile karar verildi.

 

 

IV- KOMİSYONDAN GELEN RAPORLAR

1- İlçemiz sınırları içerisinde yer alan 8 pafta, 21 ada, 10 ve 11 nolu parsel kapsamındaki Narlıdere Şehitliği’nin İzmir 1 numaralı Kültür ve Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 12.02.2016 tarih ve 159 sayılı kararına istinaden imar planlarımıza işlenmesi hak. İmar ve Hukuk Komisyonu(Karar No/80)

          Narlıdere Şehitliği'ne ait Tarihi Sit Alanı Sınırı ile ilgili tereddüde düşüldüğünden, İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'nden görüş alınmasına karar verilmiştir. İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'ne görüş yazısının hazırlanması için dosyanın İmar ve Şehircilik Müdürlüğü'ne iadesine ve ilgili Müdürlüğe görüş yazısının iletilmesi halinde Komisyonca dosyanın tekrar gündeme alınması hakkındaki raporun geldiği şekliyle kabulüne, oy birliği ile karar verildi.

 

 

V- MECLİS ÜYELERİNCE VERİLEN ÖNERGELER

          Yazılı veya sözlü önerge olmadığından Dilek ve Temennilere geçildi.

VI- DİLEK VE TEMENNİLER

          BAŞKAN: Dilek ve temennisi olan arkadaşım var mı? Evet, Esengül Hanım söz istedi. Buyurun Esengül Hanım.

          Esengül KALELİ: Sayın Başkan, Değerli Meclis ve değerli misafirler; Öncelikle belirtmek isterim ki bu konuşmayı yapmak benim için çok zor. 29 Kasım akşamı Adana’nın Aladağ ilçesinde bulunan bir öğrenci yurdunda çıkan yangın sonucunda 11 çocuğumuzla birlikte 1 eğitmenin hayatı acı bir şekilde sona erdi. Ailelerine sabır diliyorum. 2 gündür zihnimde o kadar çok canlandırdım ki, her defasında içim yanıyor. Çocuklarımızı koruyamıyor olmanın acısı da ayrı. Umarım aranan suçlular bulunur ve cezalandırılır. Çünkü 8 yıl önce de benzer bir acıyı yaşamıştık. Konya’nın Balcılar Belediyesi’nde LPG gazının patlaması sonucu 3 katlı bir öğrenci yurdu çökmüş, 17 öğrenci ile 1 eğitmen hayatını kaybetmiş, 29 öğrenci yaralı kurtulmuştur. Ancak davası hala devam ediyor. Çocuklarımı koruyamıyoruz.  

Oysa çocuklarımız geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimiz. Onları yarınlara en iyi şekilde hazırlamak hepimizin insanlık görevi. Çocukları her türlü ihmal ve istismardan korumak bizlerin görevi. Ancak yetersiz kalıyoruz.

Bugün İzmir Adliyesi’nde çocuk istismarıyla ilgili bir dava vardı. 2 yıl önce, yaşları 16 ile 11 arasında değişen öğrencilerin okul müdürü tarafından istismar edildiklerini ortaya çıkaran bir öğretmenlerinin desteğiyle mahkemeye taşınmış ve hala devam eden bir dava. Mahkemeler neden yıllarca sürer bu davalarda ve tacize, tecavüze uğrayan çocuklara bu eziyeti neden tekrar tekrar yaşatır bilmem. Bildiğim çocuklarımızı koruyamadığız.

Sorun sadece yurt sorunu değil burada. Sorun, ilkokul ve ortaokul çağındaki çocukların neden ailelerinin yanında okuma imkânı bulamadığı? Neden çocuklarımızın tarikatlara ait yurtlara emanet edildikleri. Bir tarikata ait bu yurtta meydana gelen bu acı olay ne acıdır ki 30 Kasım’a denk gelmesi nedeniyle Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gösterdi. Bundan 91 yıl önce 30 Kasım 1925’de “Tekke ve Zaviyeler” kapatılsın dediğinde tehlikenin büyüklüğünü görmüştür. Tarikatların nasıl dinsel sömürü unsuru haline geldiklerini ve devletin güvenliğini etkileyecek şekilde siyasal olaylarda nasıl yer aldıklarını görmüştür.

“Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler memleketi olamaz. Türkiye Cumhuriyeti her alanda doğru yolu gösterecek uyaracak güçtedir. Biz uygarlığın bilim ve fenninden güç alıyoruz ve ona göre yürüyoruz. Başka bir şey tanımayız” demiştir. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir” demiştir. Fakat ne yazık ki bu yoldan ayrılmış olmanın doğurduğu sonuçları üzülerek yaşıyoruz. 15 Temmuzda olduğu gibi.

Sözlerime son verirken, bir vatandaş olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne, Cumhuriyet değerlerine, demokrasiye ve hukuka sahip çıkmamızın ne denli önemli olduğunu hatırlatmak isterim.

Dilerim çocuklarımıza hak ettikleri güvenli hayatları verebiliriz. Teşekkür ederim.

 

          BAŞKAN: Teşekkür ederim Sayın Esengül Hanım. Gerçekten önemli bir çalışma. Başka söz almak isteyen? Buyurun Serpil Hanım.

          Serpil AKGÜN: Sayın Başkan, Değerli Meclis ve Değerli misafirler. Önümüzdeki 5 Aralıkta Kadın Hakları ve Seçme- Seçilme hakkı gününü kutlayacağız. 5 Aralık 1934 de Kadınlara Seçme ve Seçilme hakkı veren yasanın kabul edilmesiyle, ülkemizde her yıl bugün Kadın Hakları günü olarak kutlanıyor. Türk kadınları Cumhuriyetin ilanıyla beraber, birçok Avrupa ülkesinden önce önemli siyasi ve sosyal haklar elde etmiştir.

Her toplumda olduğu gibi Türk toplumunda da kadının önemli bir yeri vardır. Kadın anne olarak, aile ile toplum arasında bir köprü görevi görür. Kadınlar aile sorumluluklarının yanında, hayatın içinde yer almış çeşitli devlet kademelerinde yönetici ve idareci olarak önemli roller üstlenmiştir.

Atatürk’ün Türk toplumunu yüceltme çabaları doğrultusunda, yenileşme arayışı içinde, çağın gereğine uygun kurumları, örgütleri, yetiştirmek için yaptığı inkılâplar yeni neslin bu çizgide yetişmesi amacını taşıyordu. Bu nesil Türkiye Cumhuriyetini geleceğe taşıyacaktır. Nitekim Atatürk yeni neslin yetişmesi ve eğitim de birincil rol oynayan Türk toplumunun temeli kabul ettiği aileye ve ailenin direği olarak gördüğü Türk kadınına çok büyük önem vermiştir. Özelikle hukuk alanında kadınlara geniş haklar tanınmıştır. Atatürk 1923 yılında “Şuna inanmak lazımdır ki dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir. Ya da toplumun başarısızlığının asıl sebebi, kadınlara karşı olan bilgisizlikten ileri gelir. Bir toplumun bir organı faaliyetteyken, diğer bir organı işlemez ise o toplum felç olur” demiştir.

1924 yılında yürürlüğe konulan Tevhidi-Tedrisat Kanunu ile eğitim merkezileştirilmiş ve kızlarımıza ilkokul-ortaokul ve yüksek okul kapıları açılmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün girişimleriyle kadın haklarına yönelik inkılâplardan biri ve şüphesiz en önemlisi seçme ve seçilme hakkıdır. 1930 yılında Türk kadınına belediye seçimlerine katılma hakkı verilmiş ve 5 Aralık 1934 tarihinde Türk Kadını Seçme ve Seçilme hakkına sahip olmuştur. Türk kadınları pek çok Avrupa kadınından önce bu hakka sahip olmuştur.

Bu hak Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952, Belçika’da 1960, İsviçre’de 1971 yılında bu ülkelerin kadınlarına verilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün ne kadar büyük bir lider olduğu ve kadınlara vermiş olduğu değer bugün günümüzde çok daha iyi anlaşılmaktadır.

Bu anlamlı gün; Türk Kadınlarımıza kutlu olsun. Bu kapsamda Pazartesi günü saat 12.30’da Demokrasi Meydanında Narlıdereli Kadınlar olarak çelenk sunumumuz vardır. Sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyarız saygılarımla.

 

          BAŞKAN: Teşekkür ediyorum Sayın AKGÜN. Başka söz isteyen? Buyurun Sayın YEMİŞÇİ.

          Tuğrul YEMİŞÇİ: Sayın Başkan, Değerli Meclis Üyesi arkadaşlarım gündemin bu maddesinde bir iki konuya değinmek istiyorum. Bende Adana Aladağ’da ki çok üzücü facia için başsağlığı dileklerimi ve acil şifa dileklerimi iletiyorum. Esengül Hanımın sözlerinin tamamına katılıyorum. Yalnız şöyle düşünmek lazım vesileyle söz açılmışken bakın bizim nedense her olaya karşı insan canına verdiğimiz değer maalesef yeterli değil. Kanunlara saygımız oda yeterli değil. Çünkü birçok yönetmelik, kanun, yasa hepsi insanı korumak için çıkmış olabilir. Bizim belediyemiz de uyguluyor. Ancak bunun kontrolünü yapan şahısların herhangi bir şekilde görevini suiistimal etmesi, gerektiği şekilde gereksiz yere izin vermesi, kontrolü yapmaması insan hayatına maalesef değer vermediğimizi gösteriyor. Tekrar tekrar bu olaylar oluyor. Ayrıca o inşaatın, o binanın, o yurdun tabiî ki kimlerin sahibi olduğu ayrı bir konu bizde sahibi olabilirdik, bir dernekte olur ben derneği koruyor havasında konulmamı yapmıyorum. Ama ilk önce öne çıkaracağımız hakikaten hem yetkililerin hem de onu uygulayacak olacakların kanunlar, yasalar, yönetmelikler düşünerek aylarca yıllarca tecrübe neticesin de konulan kararlar kurallar bunlara uyulmasını sağlamamız lazım. Adam sende bu işi idare eder demekle olmuyor. Bu çok acı bir durum defalarca tekrarlanması kanımca biz saygısız davrandığımızdan, adamını bulup torpil yaptığımızdan, kontrolden kaçtığımızdan, yok merdiveniydi yok kapısıydı hakikaten önemli şeylermiş. Hatta kendi başımıza da gelse bizde bir yakınımız acaba burada bir kolay yolunu bulur muyuz? İşte iki metrelik bir kapı istiyorlarsa ben bir buçuk metre yaptım buradan nasıl olsa geçilir bunu yaptırabilir miyim diye arama peşinde. Bu yanlış bir zihniyet buda eğitimden geçiyor. Eğitim, eğitim, eğitim başka bir şey değil. Demek ki biz insan olarak daha o olgunluğa erememişiz. Bunu yapmadığımız sürece daha çok depremlerde binalarımız yıkılacak, yangınlarda canlarımız gidecek. Çok üzücü insan üzülüyor. Ama bu toplumun sahip çıkması lazım. Onun için katılıyorum Esengül Hanımın tenkitlerine. Tabi sırf böyle kürsülerde konuşmakla da değil gerekli tepkiyi göstermek lazım. Konya’ da ki olayda daha devam ediyor. Maalesef ülkemizde ki adalet sistemi dört beş yıldan önce biten dava yok. Dolayısı ile ceza verildiği zaman da cezanın caydırıcılığı ortadan kalkmış oluyor. Bunlar çok üzücü şeyler. Dileğimiz o ki tekrarlanmaz ama kesin kes yetkililer müsama etmeyecek şekilde karar alırlar. Ama müsama edenlere de ağır ceza verilirse örnek olur. Biz nasıl sit kurulunu bahsettik ben neden onu söyledim damdan düşen bilir. Benim amcamın oğlu rahmetli şuanda Çeşme’de evinde dam aktarması yaptı. Sayın TÜTÜNCÜOĞLU’ yla daha önce ki başkanın Nuri ERTAN’ ın devir teslim zamanı zabıt tutulmuş inşaat kaçak inşaat diye. Ev sahibi ilgilenmemiş benim amcamın çocuğu birkaçta verese var ortak eve. Encümenden de çıkmış savcılığa gitmiş kimsenin haberi yok. İki sene sonra dava açılıyor. Davada umursamıyor savunmuyor. Hayatında karakola gitmemiş adam uzatmayayım iki sene küsur ay hapis cezası yedi. İnfazdan dört buçuk ay karakola gitmemiş adam hapis yattı. Ve o ölümü oldu. Çıktıktan sonra rahatsızlandı genç yaşta rahmetli oldu gitti. Şimdi bu o kadar ağır bir suç ki adamına göre tabi bilemiyorum. O zaman da Adalet Bakanı arkadaşım. Hepimizin tanıdığı Hasan DENİZKURDU. Hatta Hasan DENİZKURDU tutulan zabıta o zaman da Belediye Başkanının danışmanı kampanyasını götürüyor. O biliyordu konuyu. Şimdi bir diğer konu çok vaktinizi almayacağım hemen bitireyim. Parklarla ilgili Sayın Başkanım. Çok güzel yarın Ahmet MUTOĞLU için açılacak parka gelmek arzu ederdim ama yarın o saatte başka bir yerde bulunmam lazım. Ama şimdiden tebrik ediyorum. Tabi parkları yapmak çok önemli. Bu meydan düzenlemesi de önemli ama bu parkları tutmak çok önemli. Biraz evvel bahsetmişti Hanefi Bey. O parkları yaşatmak göğsümüz kabarıyor gürünce. Caminin karşısında ki, burada ki parklar gayet güzel bakımlı. Ama bizim orada ki biraz ihmal edilmiş gibi. Ayrıca bu yeni açılan parkaları da siz yapıyorsunuz büyük bir fedakârlıkla Narlıdere halkı için. Teşekkür ederiz ancak hem halkımızın hem de belediyenin ilgiyle buraları yaşatması lazım diyorum. Bu konuda gereken yapılacaktır diye umuyorum. Sözlerime burada son verirken hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.   

          BAŞKAN: Teşekkür ediyorum Sayın YEMİŞÇİ. Bu bakımla ilgili özellikle Nar Kız Pakında ki havuz olayı bizim başımızın derdi. O havuzu oradan kaldıracağız bir kere. Havuzu yaşatamıyor bir kere belediyeler. Çok önemli bir problem bence yirmi senedir bu işin içersindeyim havuzları bir türlü çalıştıramıyoruz. Onun için orayı kaldırıp yeşil alana dönüştürme konusunda zaten arkadaşlarımıza talimat vermiştik daha önce. O bölgede bir de arka tarafta ki parkı düzenleyeceğiz. Ona da dikkat edeceğiz. Teşekkür ediyorum önerileriniz için. Bir konuya geleceğim şimdi buradan bu yurtların dışında özellikle milat kabul edilen dershanelerin okula dönüştürülmesi ve okulların belediye denetimi dışında ilköğretim okulu olur, anaokulu olur bunların belediye denetimi dışında ruhsat alması ileride ki felaketlerin habercisi. Bakın Narlıdere’ de önüne gelen ruhsatlı okul açıyor. Yer okul alanı mı? Değil. İmar planında okul mu? Değil. Anaokulu açıyor, ilköğretim okulu açıyor, ortaokulu açıyor. Gidiyor Milli Eğitim Müdürlüğüne ben burayı okul yapacağım İtfaiye Dairesinden sadece bir itfaiye raporu alıyor bize okul açıldığına dair bilgi veriliyor sadece. Tamamen yerel yönetimler devre dışı bırakılıyor. O zaman imar planları neden hazırlanıyor? Bir kentin en önemli ihtiyacı nerde bellidir imar planında. Nüfus kriteri vardır kentin geleceği ile ilgili kararların yansıyacağı yer imar planıdır. İmar planında okul yeri ayrılıyor bu okul yerinin dibinde adam gidip sekiz katlı istediği gibi okul açıyor. Apartmanı okula çeviriyor. Bu çok tehlikeli bir gidiş. Bununla ilgili Kıyı Ege Belediyeler Birliği olarak karar verdik bu işi mahkemeye taşıyacağız. Belediyeler bu işte devre dışı bırakılamaz. Bakın devre dışı bırakılarak bu kursta açılmış. Nedir hiç itfaiyeye müracaat yok herhangi bir şey yok. Okullarda tehlike çanı çalıyor şuanda. Bu tür açılan okular da Güzelbahçe’de var, Narlıdere’ de var, Urla’da var. Kentin her yerinde pıtırcık tarlası gibi her yerden fışkıran okullar. O zaman kenti planlamaya gerek yok parası olan, cebinde öğretmen sertifikası olan gitsin Milli Eğitime kriterlere falan gerek yok planlamada okul alanı olan yerin yanına okul yapılıyor şuan Narlıdere’ de. Böyle bir şey var mı? Biz bununla ilgili dava açacağız. Sonuna kadar da takipçisi olacağız. Kimse alınmasın gücenmesin. Böyle yeşil alanın içersinde villa ruhsatı olan yerde şimdi okul var. Hiç müdahale edemiyoruz. Maalesef Belediyeleri devre dışı bıraktılar. Bunlarda tehlike çanı için sizlerde bu konularda duyarlısınız bilgilendirmek istedim. Sayın TÜRKSEVER buyurun.

          Tuna TÜRKSEVER: Sayın Başkan, Değerli Meclis sizlerinde bildiği gibi bugün yaptığımız meclis 2016 yılının son meclisi. Onun için biraz geniş kapsamlı notlar aldım. Değerli vaktinizi alacağım için de şimdiden özür diliyorum. 2016 yılının son meclisi iyi ve kötü anılarla bir yılı daha geride bıraktık. 2016 yılı sizlerin de bildiği gibi ülkemiz ve insanlarımız açısından çok iyi geçmedi. Terör, şehirlerimiz de patlayan bombalar, Güneydoğu’ da ki terör sınırımızda ve komşularda yaşanan savaş, darbe girişimleri 2016 yılının kötü anlamda hatırlanmasını sağlayacak. İnşallah 2017 yılında barışın hüküm sürdüğü, savaşların, sömürülerin, terörün olmadığı bir yıl yaşarız. Bizler içinse Narlıdere Belediyesi ve Narlıdere Belediyesi Meclisi olarak Narlıdere’miz için almış olduğumuz kararların hayırlı olmasını dileriz. Ayrıca burada yapmam gereken bir teşekkür konuşmam var. İzmir severler platformu başarı ödülleri tarafından “Doktor Behçet Uz Planlı Şehirleşmeye Katkı Üstün Hizmet Ödülü” Sayın Başkanımız Abdül BATUR’ a verilmiştir. Bizlerde Sayın Başkanımız Abdül BATUR’ u tebrik ediyoruz. Başarılı çalışmalarının devamını diliyoruz.

Ayrıca maalesef dün akşam Türk sinemasının emektarlarından değerli sanatçı “Vedalaşmak zor iştir biliyor musun? Vedalaşmak asıl kalana değil, gidene koyar.” ve “Ne olmuş yani büyük adam olamadıysak, hayallerimizde satmadık ya!” ve “Çok konuştum bir faydasını görmedim, ben de sustum.” gibi unutulmaz repliklerin kahramanı yine genç yaşta kaybettiğimiz Narlıdere Kültür Merkezimizin tiyatro sahnesine adını verdiğimiz Gürdal TOSUN’ un da ağabeyi Erdal TOSUN’ u bir trafik kazası sonucu kaybettik. Mekanı cennet olsun. Yeri hiç dolmayacak.

Ayrıca 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günüdür. Birleşmiş milletler insan hakları komisyonunun Haziran 1948’ de hazırladığı ve bir değişiklikten sonra 10 Aralık 1948 Birleşmiş Milletler genel kurulunda Paris’ de yapılan oturumda kabul edilen 30 maddelik bildiridir. ΙΙ Dünya Savaşından sonra devletlerin bireylere tanınan hak ve özgürlüklerinin, güvence altına alınması konusunda birleşmesi de bu bildirinin imzalanmasında etkili olmuştur.

Eleanor Roosevelt bu bildiriyi bütün insanlık için Magna Carto olarak tanımlamıştı. Bildirinin imzalandığı 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü olarak kutlanır. Bu bildiriyle yalnızca Demokratik Anayasalarda tanınan temel, medeni ve siyasi haklar değil. Ekonomik toplumsal, kültürel haklarda belirli hale getirilmiş, yaşama, özgürlüklerde ve kişi güvenliği gibi haklarla birlikte, keyfi tutuklama, hapis, sürgünden korunma bağımsız ve tarafsız mahkemelerde, adil ve kamuya açık olarak yargılama hakkı ile düşünce, vicdan, din toplanma ve örgütlenme özgürlükleri belirtilmiştir.

Bütün insanlar özgür, Onur ve hakları yönünden eşit doğarlar, Akıl ve vicdana sahiptirler. Herkes ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da herhangi bir inanç ulusal veya toplumsal köken varlık doğuş ya da herhangi bir ayrım gözetmeden bu bildiride açıklanan tüm haklardan ve özgürlüklerden yararlanabilir.

En başta yaşam ve özgürlüklerden yararlanabilir. Sağlık, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetlerde içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine ortak bir yaşam düzeyine kavuşma, yasanın koruyuculuğundan eşit yararlanma, barışçıl amaçlar için toplanma ve dernek kurma, evlenme, mal mülk edinme, çalışma, işini seçme özgürlüğü, din vicdan düşünce ve anlatma özgürlüğü hakları insan hakları evrensel bildirisinin temelini oluşturur.

Yukarda saydığımız tüm maddelerin günümüzde ve önümüzdeki yıllarda eksiksiz ve tam olarak uygulanması dileği ile 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kutlu olsun.

Ayrıca 25 Kasım 2016 günü Atatürk’ün verdiği mücadeleyi örnek almış Fidel Alejandro Castro Ruz Kübalı Marksist-leninst Devrimci ve Küba devriminin önderidir

Devrim Sonrasında 1959-76 yılları arasında Küba başbakanlığı, 1976-2008 yılları arasında da Küba Devlet başkanlığı yaptı. 1961 ile 2011 yılları arasında da Küba Komünist partisi Birinci sekreterliği görevini yürütmüştür.

Fidel Castro yoksul bir yöre olan, Santiapo Mayori de yetişmiş ve öğrenimini buradaki okullarda tamamlamıştır 1945’te eğitime başladığı  Havana Üniversitesinden hukuk doktoru olarak mezun olmuştur.

Öğrenciyken 1947’de Dominik Cumhuriyetinde Sağcı askeri cuntasına karşı, başarısızlıkla sonuçlanan bir devrimci harekete ve 1948 de Bogoto’ daki Kent ayaklanmasına Katıldı. 1947’de Küba Halk partisinden aday oldu. Ama bu seçimler Küba’nın eski başkanlarından General Batista tarafından iptal edildi. 1953 başlarında Batista Diktatörlüğünü yıkmak amacıyla Santiago’daki Moncada kışlasına 165 arkadaşı ile baskın düzenledi ama başarısızlığa uğrayarak tutuklandı. Santiago’daki Küba yüksek mahkemesinde yapılan yargılamada “ Sayın Yargıç siz beni mahkûm edin, tarih beni haklı çıkaracaktır.” Cümlesiyle biten ünlü savunmasını yaptı. 1955 Küba’dan ayrılarak Amerika’ya gitti. 26 Temmuz Hareketi adlı bir örgüt kurdu 2 Aralık 1956’da tekrar Küba’ya dönerek Oriente’de karaya çıktı. Burada hükümet kuvvetleri ile girdiği çatışmalarda arkadaşlarının çoğunu yitiren Castro kardeş Raul Castro ve Ernesto Che Guevara’nın da bulunduğu 12 arkadaşıyla birlikte Maestra Dağlarına çekildi bu dağlarda 2 yıl boyunca Che Guevara ile birlikte Batista Kuvvetlerine karşı gerilla savaşı yürütülldü.

31 Aralık 1958’de bir dizi askeri yenilgiye uğrayan, Batista Dominik Cumhuriyetine kaçtı. 1959’un ilk günlerinde Castro Havana’ya girdi ve başkanlığa getirildi. Castro Hükümeti ilk olarak fiyatları ve kiraları düşürdü. Ardından toprak reformu başlattı 1956 sonrası Küba Komünist Partisi Genel Sekreterliğini üstlenen Castro okuma yazma seferberliği sonunda okuryazarlığını %90 üzerine çıkardı. Yeni okullar açarak eğitim olanaklarını arttırdı. Sağlık hizmetlerinde köklü değişiklikler gerçekleştirdi. İşsizlik büyük ölçüde ortadan kalktı. Bütün bunlara karşı tek ürüne dayalı  (şeker) Küba ekonomisini 1970’lerin ortasından başlayarak önemli sıkıntılar yaşamaya başladı.

Sovyetler ve Doğu Avrupa’nın sosyalist ülkelerin 1980’lerin sonunda ortaya çıkan demokratikleşme ve piyasa ekonomisine yönelme süreci karşısında Küba yönetimi sosyalizmin Marksist-Leninist yorumuna bağlılığını sürdürdü.

31 Temmuz 2006 tarihinde sağlık problemleri nedeniyle yetkilerini geçici olarak kardeşi Raul Castro’ya devretti.

Görevden ayrıldıktan sonra, Yoldaş Fidel’in düşünceleri adıyla yazdığı makalelerde önemli olayları yorumladı. 25 Kasım 2016 tarihinde çoklu organ yetmezliğine yenik düşerek vefat etti. Kübalı Marksist-Leninist Devrimci Fidel Alejandro Castro Ruz’a hoşçakal diyoruz. Ve Allahtan Rahmet diliyoruz.

Sizlerinde bildiği gibi geçtiğimiz günler içinde Hükümetin almış olduğu kanun hükmüne kararnamelerle herkesin yanlış olduğuna inandığı Belediyelere bağlı dershanelerin, kurs merkezlerinin kapatılmasıyla ilgili bir karar alınmıştır. Kamuoyu tarafından çok tartışılan ve tepki gören bu karar, neyse ki kamuoyunun haklı tepkisiyle iptal edildi ve yanlıştan dönüldü. Sizlerinde bildiği gibi bizim Narlıdere Belediye’mizin de Narbem adlı kurs merkezi vardır. Narbem kurs merkezimizde şuan 550 öğrenci ders almakta 15 adet öğretmenimiz vardır. Verdiğimiz kurslarsa 7. Ve 8. Sınıflar (TEOG) 9.10.11. sınıflar okula hazırlık, 12. Sınıflar ve mezunlar içinse Üniversiteye hazırlık kurslarımız mevcuttur. Pazartesi hariç haftanın 6 günü 08.00’ dan 19.00’ a kadar kurs verilmektedir. Dershanemiz Narlıdere Belediyesi ve Narlıdere Kaymakamlığı tarafından yapılan protokol ile faaliyetini sürdürüyor. 2015-2016 eğitim yılında Üniversite sınavını kazanan 200 öğrencimizden 185’i Üniversite sınavında başarılı olmuştur. Başarı oranımız %85’tir binada 20 derslik mevcuttur. Amacı eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve dar gelirli ailelerin çocuklarına daha iyi ve kaliteli bir eğitim sunmak olan kurs merkezlerimizden Narlıdere Kaymakamlığı ile Narlıdere Belediyesinin arasında protokol imzalayarak bu konuda bizlere desteğini hiç esirgemeyen Narlıdere Kaymakamımız Sayın Hayrettin ÇİFTÇİ’ ye ve Belediye Başkanımız Sayın Abdül BATUR’ a teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sözlerime son verirken 2017 yılının bütün insanlara ve Narlıdere’mize hayırlı gelmesini diliyorum.

 

          BAŞKAN: Çok teşekkür ediyorum Sayın TÜRKSEVER. Bir de 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Bugün özel bir gün bizimde Engelliler Merkezimiz Belediye olarak devam ediyor. Hedefimiz engellilerimize yakışır yeni bir mekândır. Bunun projesini de hazırlıyoruz. Yeniden hayata geçirilmesi ve engelli çocuklarımızın da daha rahat ortamda eğitimlerini görmesi hedefimiz. Ben bu arada Tuna Beyin atladığı Engelliler Gününü de kutlamak istiyorum. Engelsiz bir dünya diliyorum. Aynı zamanda Tuna beyin son cümlesine de katılıyoruz. 2017 daha barışın olduğu, hepimizin sağlık ve esenlikle geçireceği bir yıl olsun. Belediyemiz de bütün projelerini hayata geçirsin en büyük temennimiz o.

VII- MAZERETLERİN GÖRÜŞÜLÜP OYLANMASI

          Hakan KILIÇ, Akın ADIGÜZEL, Alişan KILIÇ ve Yaşar ULUÇAY' ın mazeretlerinin kabulüne oybirliği ile karar verildi.

VIII- OTURUMA SON VERİLMESİNİN MÜZAKERESİ VE KABULÜ

          Oturuma son verilmesinin kabulüne Oybirliği ile karar verildi.

 

Abdül BATUR

Meclis Başkanı

Sibel SESSİZ

Katip

Serpil AKGÜN

Katip

 

Narlıdere Belediyesi Sosyal Medya Hesapları

  • Narlıdere Facebook
  • Narlıdere Instagram
  • Narlıdere Twitter
  • Narlıdere Youtube
  • Narlıdere Whatsapp