TARİHÇE
Narlıdere'nin ilk yerleşimi ile ilgili sağlıklı bilgiler bulunamamakla birlikte, İzmir tarihinden ayrı düşünemeyeceğimiz bölgenin Hitit yazıtlarına göre MÖ 2000'lerde Luvilerin egemenliği altında olduğu bilinmektedir. Daha sonra sırasıyla Lidyalılar, Persler, Büyük İskender'in MÖ 332'de Batı Anadolu'yu ele geçirmesiyle kısa bir dönem Makedonya Krallığı, Bergama Krallığı ve M.Ö 133 - M.S. 395 arası Romalılar egemenlik sürmüştür. Romalılar tarafından Luvi dilinde “Su geçidi, boğaz” anlamına gelen AKHİLLEON adıyla anılan bölge Roma İmparatorluğu'nun parçalanmasıyla Bizans egemenliğine geçmiştir.
Milattan Sonra 440 yılında Hun, 665 yılında ise Arap akınlarıyla tüm İzmir gibi Türk ve Müslümanlar ile tanışan bölge 1071’de Çaka Bey tarafından ele geçirilince Selçuklu egemenliğine girmiş. İlerleyen yıllarda Bizans, Ceneviz ve Rodos Şövalyeleri arasında el değiştirmiş. Selçuklu İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Aydınoğulları Beyliği’nin hâkim olduğu bölge, 1425 yılında Sultan II. Murat tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.
1472 yılında Venedik saldırısı sırasında büyük zarar görmüş. 1666 yılında şimdiki Yenikale bölgesinde bulanan ve Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılan kaleden dolayı Osmanlı döneminde Sancakkale adıyla anılmış. Ali Onbaşı Deresi etrafında bulunan nar ağaçlarından dolayı Narlıdere ismi verildiği söylenen ilçemiz tapu kayıtlarında Tozluyurt adıyla da anılmaktadır.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Sancakkale, İngilizler tarafından iki kez top ateşine tutulmuş ve ilk saldırıda ölen subay ve erlerimiz Narlıdere Şehitliği'ne gömülmüştür.
Narlıdere ile ilgili bilinen ilk belgeler 13 ve 27 Kasım 1886 ile 27 Şubat 1887 tarihli devlet belgeleridir ki, bu belgelerde Narlıdere ismi geçmektedir. Bu belgelerde Narlıdere ismi geçmektedir. Bu belgeler Yenikaleyi çevreleyen bataklıkların kurutulması çalışmalarından bahsedilmektedir.
Narlıderenin, Akkoyunlu Devleti’nin yıkılmasından sonra Safevi baskısı ile Anadolu’ya yerleşen Türkmen boyları tarafından yaklaşık 250 yıl önce bugünkü Narlı Mahallesi sınırları içinde bulunan Yukarıköy’de kurulduğu rivayet edilmektedir. Ağaç işlemedeki ustalıkları nedeniyle Tahtacı olarak anılan Türkmenlerin, Horasan’dan Adana’ya, oradan da Ege’ye uzanan göç öykülerinde Yanyatır Ocağının kurucusu ve Piri Durhasan Dede’nin torunu Hızır Dedenin obasıyla geldiği,onun ardından birçok Alevi aşiretinin de Urla Bademler Köyü, Bornova Naldöken, Karşıyaka Doğançay, Bayındır’ın Yakapınar ve Turan köyleri, Güzelbahçe Yaka Mahallesi, Konak Uzundere, Milas, Fethiye’nin Fevziye Köyü, Söke’nin Güzeltepe ve Akburgaz köyleri, Çanakkale ve Balıkesir gibi Egenin belli bölgelerine yerleştikleri söylenmektedir.. Ancak ibadet için geldikleri Yukarıköy onların en önemli ocağı olmuştur. Tahtacılardan sonra yine Alevi inancına sahip Bayatların bugünkü Yenikale Mahallesi sınırları içinde bulunan Aşağıköy'e yerleştikleri bilinmektedir. Narlıdere'yi oluşturan diğer mahaller aşağıda belirtilmiştir.
Yukarı Köy: Narlı Mahallesi sınırları içinde bulunan Yukarıköy Bu günkü Narlıderenin kurulduğu bölgedir. Narlıderenin ilk yerleşen halkı, Yukarıköye yerleşen Tahtacılardır.
Aşağı Köy: Bu günkü Yenikale Mahallesi sınırları içerisinde yer almakta olup, yerli halkı Bayat aşiretindendir. Köye Tahtacılardan sonra yerleşmişlerdir. Bayat aşireti de Tahtacılar gibi Alevidirler, ancak geleneklerinde Tahtacılar’ la ayrılık gösterirler.
Orta Köy: Orta Mahalle olarak bilinen ve Çamtepe Mahallesi sınırları içerisinde kalan bölgenin il yerlileri Rumlar’ dır. Mübadele sırasında Rumlar giderken, yerlerine Makedonya, Gümülcüne, Arnavutluk ve Yugoslavya’ dan gelen göçmenler yerleştirilmiştir.
Yeni Köy: Bu gün Ilıca Mahallesi sınırlarında olup, Mübadele sırasında Rumlar giderken, yerlerine Makedonya, Gümülcüne, Arnavutluk ve Yugoslavya’ dan gelen göçmenler yerleştirilmiştir.
Balkan göçmenlerinin de yerleştirilmesi ile bu günkü Narlıdere’yi oluşturacak yerleşimin bir ayağı daha tamamlanmıştır. Eksik kalan diğer ayak ise 1950’ li yıllardan itibaren, sahil kesimine yazlıkçıların yerleşmeye başlaması, narenciye üretimi için gelen mevsimlik işçiler ile başlayan tarımsal göç ve Alevilerin çekim merkezi olması sebebi ile Türkiye'nin çeşitli yerlerinden yoğun olarak göç eden Alevi nüfusun etkisi ile 1980 li yıllarda doruğa ulaşan göçlerle tamamlanacaktır. Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ dan esen göç rüzgarları Narlıdere’ ya bugünkü halini vermektedir.
Günümüzde de yüzyıllar öncesinin geleneklerini yaşatan Tahtacıların yurdu konumundaki Yukarıköy, bugünkü adıyla Narlı Mahallesi, Narlıdere’nin kentsel SİT alanı içerisinde yer alan ilk yerleşim bölgesi olma özelliğini taşımaktadır. Bu köy çevresini saran modern yapılara rağmen özgün kültürel yapısını hala korumaktadır.
BELEDİYE TARİHİ:
Narlıdere'nin 1950'li yıllarda İzmir İli Merkez İlçesine bağlı muhtarlık olarak teşkilatlandırıldığı ve merkezinin de Aşağıköy olduğu bilinmektedir.
Narlıdere Belediyesi 04.02.1960 tarh ve 10423 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanan kararname ile İzmir Vilayetinin Merkez kazasına bağlı Aşağınarlıdere, Yukarınarlıdere ve Yeniköy köylerinin birleşerek Merkez Yukarınarlıdere Köyü olmak üzere (Narlıdere) adıyla Belediyemiz kurulmuş olup, ilk Kaymakamı Kemal Bey'dir.17 Kasım 1963 yerel seçimlerini Ali Fuat ÇETİNKILIÇ kazanarak 1977 yılına kadar Belediye Başkanlığı görevini sürdürmüştür. 1977 yılında yapılan yerel seçimde ise ihsan ERBAKIŞ Belediye Başkanlığını kazanmış ve 12 Eylül 1980 askeri darbesine kadar görevde kalmıştır. Askeri Darbe sonucu görevden alınarak, Narlıdere İzmir Belediyesine bağlı şube haline dönüştürülmüştür.
1992 yılına kadar Konak İlçesinin bazı Mahallelerinden oluşan bir semt konumunda olan Narlıdere 3 Haziran 1992 gün ve 21247 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “onüç ilçe ve il kurulması” hakkındaki kanunla Güzelbahçe ile birleştirilerek Narlıbahçe adıyla 11 Mahalleden oluşan yeni bir ilçe konumuna getirilmiştir. Narlıbahçe ilçesi 27 Aralık 1993 tarihinde kabul edilen 3949 sayılı kanunla ve ve 29 Aralık 1993 tarih 21803 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan kanunla Güzelbahçe ve Narlıdere adıyla tekrar iki ilçe Belediyesine ayrılmıştır. 1992-1994 yıllarında Yıldırım ULUPINAR, 1994-1999 yılları arasında ise Mustafa KARAHAN, 1999-2019 Abdül BATUR’ un belediye başkanlığı yaptığı Narlıdere'de, 2019 Mart ayı itibariyle Ali ENGİN Belediye Başkanlığına seçilmiş ve halen görevini sürdürmektedir.
ŞEHİTLİK TARİHİ
Toplam 18 mezar bulunan Narlıdere Şehitliği'ne, ilk olarak 1. Dünya Savaşı sırasında İngiliz Deniz Topçusu tarafından iki kez topa tutulan Sancakkale de ilk saldırıda şehit olan 6 subay ve er gömülmüştür.
Şehitlikte ayrıca, 15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgali sırasında, Yunan kuvveti ve yerli Rumlar tarafından şehit edilen. 17. Kolordu Asker Alma Heyeti Başkanı ve Garnizon komutanı Albay Süleyman Fethi Bey ve 8 asker ile çeşitli zamanlarda şehit olan 4 görev şehidinin mezarı bulunmaktadır.
TARİHİ CEMEVİ
Yanyatır Ocağı diye de bilinen tarihi Cemevi Türkiye’deki Tahtacı Aşiretlerinin en büyük ve en kutsal iki ocağından birisidir. Diğeri de Aydın Reşadiye’de olan Emiroğulları Ocağı’dır. Cemevinin en önemli işlevi “Dara Durma (Baş Okutma) da bilinen Sorgu Cemlerinin burada yapılıyor olmasıdır.
Tarihi Cemevi’nin girişinde sağda aşevi ve kurban kesim yerlerinin olduğu fakat buraların tamamen yıkıldığı ve yine sağda yer alan mezarlıkta Mürşit yakınları ve akrabalarının yattığı bilinmektedir. Binanın ön bahçesinde yer alan kuyunun başında eskiden genç kızların sevgililerine maniler söyleyerek eğlendikleri, Cem Törenlerinin girişteki büyük salonda yapıldığı, sağdaki ve soldaki odalarda mürşitlerin kaldığı, üst katlarda dışarıdan gelen taliplerin (konukların) ağırlandığı bilinmektedir.
13. yüzyılda Anadolu’da “Ağaç Eri” olarak da bilinen tahtacılar 16. yüzyılda Osmanlı vergi nüfusu tahrir defterine Cemaat-ı Tahtacıyan olarak geçerler. Bu yüzyıldan sonra yerleşik hayata geçilen döneme kadar göçebe olarak dağları ve ormanlık alanları yurt edinerek ağaç işleri ile uğraşırlar. Ağaç işleme sanatının en iyi temsilcisidirler. Bu sanatın en güzel örneklerini Cemevi’nin üst katlarındaki tavan süslemelerinde görebilmekteyiz.