Meclis Karar Özetleri Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

03.10.2016 Tarihli Meclis Karar Özeti

T.C.

İZMİR İLİ

NARLIDERE BELEDİYE BAŞKANLIĞI

MECLİS KARAR ÖZETLERİ

Karar Tarihi

: 03-10-2016

Dairesi

: YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ

Karar Nosu

: 2016

Konusu

: KARAR ÖZETLERİ

Dönemi

: EKİM

Oturum

: 14. BİRLEŞİM 1. OTURUM

MECLİS OTURUMUNDA BULUNANLAR

Meclis Başkanı: Abdül BATUR

Meclis Üyeleri:Akın ADIGÜZEL, Sibel SESSİZ, Asker GÜNEŞ, Hakan KILIÇ, Tuna TÜRKSEVER, Esengül KALELİ, Nurhayat KAYA, Haydar GÜLTEKİN, Kazım ARDIÇ, Yüksel ALEV, İ. Halil KILIÇ, Hüseyin AKDAĞ, Alişan KILIÇ, Aydın ÖZDEMİR, Meryem BÜKE , Deniz YASEMİN, Neriman GÜRBÜZ, Serpil AKGÜN, Yaşar ULUÇAY, Memet MALTEPE, Tibet FOÇALI, Mustafa OĞLAK, Tuğrul YEMİŞÇİ, M. Hanefi DUMLU

I- MECLİS AÇILIŞI

          Meclisin açılışı oybirliği ile kabul edildi.

II- GEÇMİŞ KARAR ÖZETLERİNİN OKUNUP OYLANMASI

          Meclis üyelerimize gönderilen geçmiş karar özetleri ile ilgili, değişiklik talebi olmadığından Oybirliği ile kabul edildi.

III- BAŞKANLIKTAN VERİLEN ÖNERGELER

1- 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim Kontrol Kanunun 9 ve 60. maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 41. maddesi gereğince hazırlanan 2017 Mali Yılı Performans Programı hak.(Karar No/69)

          5018 Sayılı Kamu Mali Yönetim Kontrol Kanunun 9 ve 60.maddesi ile 5393 Sayılı Belediye Kanununun 41.maddesi gereğince hazırlanan 2017 Mali Yılı Performans Programının incelenmek üzere Plan-Bütçe Komisyonuna havalesinin kabulüne oy birliği ile karar verildi. 

2- Belediyemizin 2017-2018-2019 Mali Yılına ait bütçe tasarısı, ekli harç ve ücret tarifelerinin 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 18/b ve 62 maddesi ile Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği 27, 28 ve 29. maddeleri gereğince incelenerek karara bağlanılması hak.(Karar No/70)

          Belediyemizin 2017-2018-2019 Mali Yılına ait Bütçe Tasarısı, ekli harç ve ücret tarifelerinin 5393 Sayılı Belediye Kanununun 18/b ve 62.maddesi ile Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği 27, 28 ve 29.maddeleri gereğince incelenmek üzere Plan-Bütçe Komisyonuna havalesinin kabulüne oy birliği ile karar verildi. 

3- İzmir ili, Narlıdere ilçesi 74 ada 10 ve 12 nolu parsellerde yer alan Belediye Hizmet Alanının mülkiyet durumuna göre yeniden düzenlenmesi ile ilgili plan değişikliği hak.(Karar No/71)

          İlçemiz sınırları içerisinde yer alan ve 74 ada 10 ve 12 parsel sınırları içerisinde yer alan Belediye Hizmet Alanı sınırlarının, mülkiyet sınırlarına göre düzenlenmesi hususunda yapılacak plan değişikliği talebinin değerlendirilmek üzere İmar Komisyonuna havalesinin kabulüne oy birliği ile karar verildi.

IV- KOMİSYONDAN GELEN RAPORLAR

1- Belediyemizde yetkili olan Belediye-İş Sendikası 2 Nolu Şube Başkanı Ahmet MUTOĞLU’ nun adının uygun bir yere verilmesi hak. Çevre Komisyonu Raporu(Karar No/72)

          Altıevler Mahallesi Demirler Sokakta bulunan isimsiz parka “Ahmet MUTOĞLU” adının verilmesinin kabulüne oybirliği ile karar verildi.

V- MECLİS ÜYELERİNCE VERİLEN ÖNERGELER

          Yazılı veya sözlü önerge olmadığından Dilek ve Temennilere geçildi.

VI- DİLEK VE TEMENNİLER

          BAŞKAN: Dilek ve Temenniler maddesine geçiyorum. Buyurun Sayın TÜRKSEVER.

          Tuna TÜRKSEVER: Sayın Başkan, Değerli Meclis; sizlerin de bildiği gibi Eylül ayı içerisinde 16 Eylül 2016 gününde sanatçı, yazar, film yıldızı Tarık AKAN’ ı kaybettik. 1949 yılında İstanbul’da doğan Tarık AKAN önce Yıldız Teknik Üniversitesini daha sonra İstanbul Gazetecilik Yüksekokulundan mezun oldu. 1970 yılında Sinema Artistliği Yarışmasını kazanarak sinema serüvenine başladı. Meslek hayatı boyunca da 111 tane film çevirdi. Sinema kariyerinin başlarında Yeşilçam’ın jönlerinden biri haline geldi. “Canım Kardeşim, Ah Nerede, Delisin” ve Rıfat Ilgaz’ın “Hababam Sınıfı” serisi gibi hepimizin belleklerinde yer eden filmlerde oynadı. 1970’li yılların sonlarından itibaren politik filmler Tarık AKAN’ ın sanat yaşamında önemli yer tutmaya başladı. 1978 yılında çektiği “maden” filmi bu filmlerin ilklerindendi. Daha sonra “Sürü”, senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdığı Türkiye’de uzun bir dönem gösterimi yasaklanan “Yol” filmi Cannes Film Festivalinde en iyi film ödülünü alırken Tarık Akan da en iyi erkek oyuncu dalında aday oldu. Sinema yaşamı boyunca toplam 12 ödüle layık görüldü. 12 Eylül Askeri Darbe sürecinde Almanya’da yaptığı bir konuşma sonucu yurda döndüğünde tutuklanarak 2,5 ay hapis cezası aldı. Tarık Akan bugünleri daha sonra “Anne Kafamda Bit var” adlı kitabında bizlere anlattı. 1991 yılında yaşadığı Bakırköy’deki eski bir eğitim kurumu olan Taş Mektebi aslına uygun olarak düzenleyip “Özel Taş İlkokulu” olarak eğitime katkı sundu, başlamasını sağladı. Tarık Akan yaşamı boyunca birçok siyasal eyleme ve kampanyaya da destek verdi. Onu kah “Gezi Parkı” protestoları kah Ergenekon Davası eylemleri, kah Silivri Cezaevi önündeki, kah Soma Davası gibi davalarda ve eylemlerde hep ön sıralarda gördük. Ömrünün son aylarında kanser hastası olduğunu herkesten sakladı, soranlara da “Ayaktayım, iyiyim, güçlüyüm, atlatacağım, beni merak etmeyin” dedi. En son Çukurova Belediyesi tarafından Yılmaz Güney’in anısına düzenlenen veda gecesine telefonla bağlandı. Salona dinletilen veda konuşmasında Yılmaz Güney’ in eşi Fatoş Güney’ in “Tarık, iyileşeceksin ve yine başarılı işlere imza atacaksın” sözüne karşılık Tarık Akan “Mücadele hiç bitmeyecek” dedi. Bu onun kamuoyu önündeki son mesajıydı. Aslında istese işin kolayına kaçıp yüksek bütçeli filmlerde, dizilerde rol alıp sürdürdüğü yaşamdan çok daha zengin çok daha sorunsuz bir yaşam sürdürebilirdi. Ama ülkesi için ülke insanı ve değerleri için zor olanı seçti. Onun için de bu kadar çok sevildi, onun için de öldükten sonra bu kadar çok insan üzüldü. Umarız onun yaşamı diğer sanatçılar için de bir örnek teşkil eder. “Güle güle yakışıklı devrimci, güle güle örnek insan, seni unutmayacağız.”

          BAŞKAN: Teşekkür ediyoruz. Evet, Değerli Arkadaşlar dilek ve temennilerde Hüseyin Beye söz veriyorum, buyurun Sayın AKDAĞ.

          Hüseyin AKDAĞ: Hüseyin AKDAĞ: Sayın Başkan, Değerli Meclis Üyesi Arkadaşlarım; Tuna Arkadaşımızın Tarık Akan ile ilgili dileklerine hepimiz yürekten katılıyoruz. Yarından sonraki gün 5 Ekim, biliyorsunuz ülkemizde öğretmenler günü 24 Kasım’ da kutlanıyor ancak 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü ben de 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü dolayısıyla dünyadaki tüm eğitim camiasındaki öğretmen arkadaşlarımızın gününü yürekten kutluyorum.

          BAŞKAN: Teşekkür ediyoruz. Değerli Arkadaşlar Cumhuriyet Halk Partisinin Değerli Başkanı Sayın Şahin Mehmet Fırat da aramızda, hoş geldiniz tekrar. Değerli Arkadaşlar dilek temennilerde başka söz almak isteyen var mı? Buyurun Sayın YEMİŞÇİ.

          Tuğrul YEMİŞÇİ: Sayın Başkanım, Değerli Divan, Sayın Meclis Üyesi Arkadaşlarım sözlerimin başında hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Cumartesi günü 1437 hicri yılın son ayı zilhicceyi tamamladık takvime göre. Pazar günü muharrem ayının 1438 hicri yılı birinci gününe girmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla ben muharrem ayının hayırlara vesile olmasını temenni ederken tutulan oruçların, yapılan duaların da kabulünü diliyorum. Ayrıca Sayın Başkanım Başkanlığın sunuşunda bahsettiğiniz 83 vatandaşımızın, hemşerimizi ilgilendiren Yeşiltepe Kooperatifinin de içinde olduğu konuyla ilgili, değer tespitiyle ilgili bir sorun olduğundan bahsettiniz. Bu konuda her türlü yardımı yapmaya hazırız. Siz de söylediniz o ziyaretiniz de bizi de düşünürseniz veya diğer temaslarınızda her türlü yardımı yaparız, işin biran önce çözülmesi için önemli olan burada, yasayı çıkaran hükümetin zaten vatandaşa yardımcı olmak için çıkardığı; ilgili bürokratlara da anlatıp hep birlikte işi çözmek. Ayrıca kentsel dönüşümle ilgili memnun oldum bahsettiniz. Sayın Bakan geldiğinde Büyükşehir Belediye Başkanımız İzmir’ in iki tane güzide ilçesinde kentsel dönüşüm hepimizin bildiği gibi önde; Narlıdere biraz daha önde, Karabağlar da içinde. Bu iki belediyenin hudutlarında bulunan kentsel dönüşümle ilgili çalışmalarda da belediyemizin üç tane projeyi bakanlığa sunacağı ve oradan fazla bekletmeden onaylanıp geleceği hakkında bilgi verdiniz. Bu hususta da Ankara’daki temaslarınızda herhangi bir takıntı olursa, açık açık yine tekrarlıyoruz yardımcı oluruz. Hatta dilerseniz biz dahi Ankara’ ya gelebiliriz. Size yardımda bulunuruz. Ben bu konularda sizlere açıkça desteğimizi verdiğimizi ifade ediyorum. Önümüzdeki ayki meclise kadar galiba arada bütçeyle ilgili bir meclis yapacağız. Sözlerimi burada tamamlarken hepinize saygılarımı sunuyorum.

          BAŞKAN: Teşekkür ediyorum Sayın YEMİŞÇİ. Buyurun Sayın ARDIÇ.

          Kazım ARDIÇ: Sayın Başkan, Değerli Meclis, Sevgili Konuklar bugün 3 Ekim, heybeme bir baktım bu ülkede 3 Ekimde neler olmuş diye; bundan 20 yıl önce Susurlukta kaza olmuştu, bir Mercedes bir kamyonun altında kalmıştı. Ama arkasından bir şeyler çıktı. Yani o gün biz bu ülkede bir şeyle uyandık, devlet, mafya ve aşiret örgütlenmesinin devlet içinde nasıl şekillendiğini, 90’lı yılları nasıl karanlığa sürüklediğine şahit olduk. Peki, bunu bugün niye gündeme getirdiniz derseniz 15 Temmuz’da yine bir şeye şahit olduk, 15 Temmuz’da da yine akademisyenleri kan gölüne çevirmekle tehdit eden bir mafya, tekrar devletin işte Gezi’de vurduğu çocukların emrini ben verdim diyen bir devlet yetkilisi, öbür taraftan baktığımızda devletin bütün kademelerine sızmış aşiret yerine cemaat ve tarikat örgütlenmesi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti cumhuriyetle yönetilen bir devlet bunun üzerine kurulmuş bir devlettir. Bu ülke yönetilmek isteniyorsa ne mafyadan, ne cemaatten, ne tarikattan, ne aşiretten medet umulmak yerine cumhuriyet devrimlerinin ilkelerine sahip çıkarak yönetilmesi gerektiğini düşünüyorum. 90’lı yılların karanlık yönlerinden söz ettik ya, bir kemik diyordu Berfu Ana, bir kemik istiyordu devletten, kaybedilen oğlunun gözaltına alınıp bir daha verilmeyen oğlunun bir kemiğini istiyordu 104 yaşında Galatasaray Lisesinin önünde direnen bir anne. 104 yaşında öldüğünde çocuğunun akıbetini bir daha bulamadan gözleri kapalı çıkıp gitti. Analar evlatlarının ölülerine, kemiklerine bile kavuşmadan bu ülkede adalete şahit olmadan çekip gidiyorlar. Bir insanın en sevdiğini kaybetmesinin, ölümünden daha acı olduğunu biliyor musunuz, kayıp, ölü değil, cenaze yok ortada ve bu devletin kurumları tarafından gözaltına alınarak kaybedilen bir süreci yaşadık. Bu insanlar yaklaşık 21 yıl, 600 haftadır Galatasaray Lisesinin önünde kayıplarını istediler ve Galatasaray Lisesi buna şahittir ki bu insanlar sadece kendi kayıplarını istemediler. Bu insanlar bu ülkede kayıpların olmamasını istediler eğer biz o gün bu insanlarla beraber o sessiz çığlığa şahit olup yan yana durabilseydik, eğer biz o gün bu insanlarla beraber o kayıpların açığa çıkarılmasını isteseydik, eğer biz o gün bu çığlığa haykırışa ortak olsaydık, bugün halen kayıplardan halen sokak ortalarında vurulan insanlardan, halen evlerinde annelerinin yanında öldürülen insanlardan bahsetmeyecektik. Cumartesi annelerinin üç tane talebi var bu talep nedir birincisi oğullarının akıbetlerinin açıklanması, oğullarını kaybedenlerin yargılanması ve bu ülkede bir daha kayıp vakalarının yaşanmamasıydı. Bundan dolayı ben de diyorum ki evet cumartesi annelerinin talepleri bizim taleplerimiz, çığlıkları bizim çığlıklarımız çünkü çok masum yurttaşlık talepleri olan bu taleplerin arkasında olması gerektiğini dile getiriyorum. Üçüncü bir konu da bugün yaslı muharrem ayı, oruçlarımız başladı. Aleviler tarihleri boyunca yaşadıkları bütün zulümleri, katliamları Kerbela ile eşleştirmiş ve orayla bütünleştirilmiş durumdadır. Kerbela dediğiniz nedir kerbela hak ile batılın, iyi ile kötünün, doğru ile eğrinin, mazlum ile zalimin savaşıdır. Ve orada hak için, adalet için yola çıkan İmam Hüseyin ve yanındakiler, iktidar hırsına ve sevdasına kapılmış yezide biat etmeyerek, boyun eğmeyerek, ölüm pahasına direnmiş ve gelmişlerdir. Evet, biz 14 asırdır bir yas tutuyoruz ama bu yasımız gözü kapalı bir yas değil, bu yasımız halen de devam ediyor İmam Hüseyin’in masumiyeti, İmam Hüseyin’ in saflığı, İmam Hüseyin’ in temizliğinin yanında biz çocuklarımıza artık onun oradaki direngenliğini ve baş eğmemesini de anlatıyoruz. Anadolu topraklarında da biz bu katliamlara çok şahit olduk. Kerbela’ dan, Dersim’den, Koçgiri’ye, Maraş’tan Çorum’a, Çorum’dan Sivas’a, Sivas’tan Gazi’ye Gezi’ye devam edip saymaya başlarsam inanın ki iller bitecek, ilçeleri bile dolduracağız. Her yerde böyle bir katliam vardı. Ama biz şuna da şahidiz ki bu var olan katliamların her yerinde bizim İmam Hüseyin yürekli çocuklarımız vardı, Denizlerimiz vardı, Mahirlerimiz vardı, Berkin Elvanlarımız, Ali İsmail Korkmazlarımız vardı. Evet, zulüm olacak zulme karşı olacak İmam Hüseyinlerin de olacağına inanıyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

          BAŞKAN: Teşekkür ediyorum Sayın Hakan KILIÇ buyurun.

          Hakan KILIÇ: Sayın Başkan, Değerli Meclis Üyeleri, Meclisimizin Kıymetli Misafirleri hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bugün 3 Ekim, 15 Temmuz’dan bu yana bir süreç yaşıyoruz, ben de Lozan Antlaşması üzerine yaratılan suni gündemle ilgili konuşmak gereği duydum. Fikirlerimi beyan edeceğim. Lozan Antlaşması Sayın Cumhurbaşkanımızın 2003 yılında hükümet yetkilisi ve başbakan olarak iktidara geldiğinde söylediği cümle olarak; Türkiye Cumhuriyeti temellerinin atıldığı ve askeri bir zaferin siyasi bir zaferle taçlanmasıydı. Sayın Cumhurbaşkanımız 2003 yılında bu şekilde ifade etmişti Lozan Antlaşmasını. Evet, biz 2016 yılında 15 Temmuz darbe girişimini, kalkışmasını yaşadık, o süreçten sonra ülkemizde Cumhuriyet Halk Partisinin de, tüm siyasi partilerin de bir ortak akıl oluşması ile ilgili ve bir daha Türkiye’de darbe kalkışmalarının yaşanmaması ile ilgili olumlu bir hava yansımıştı. Bunu Yenikapı Mitinginde de gördük. Partimiz ve tüm siyasi partiler de bu konuda fikirlerini ve düşüncelerini beyan etmişti. Maalesef biz Eylül 20162nın sonuna geldiğimizde sanki bu acılar yaşanmadı, sanki bu ülke bu bedelleri ödemedi, bu kutuplaşmalardan zıtlaşmalardan sanki biz can’larımızı kaybetmedik, yeniden bu ülkenin kurucu değerleriyle suni gündemler yaratılmaya başlandı. Sayın Cumhurbaşkanımız 2016 yılı Eylül ayında geçtiğimiz günlerde Sevr, Lozan ile ilgili ne dedi bunu bir cümle ile ifade edeyim: “Sevr’i gösterdiler, bizi Lozan’a ikna ettiler, razı ettiler Lozan’ ı bize başarı diye yutturmaya kalktılar” dedi Sayın Cumhurbaşkanımız. Sayın Cumhurbaşkanım öyle değil: Lozan bir ülkenin milli mücadele döneminde canını ortaya koyarak cephede hayatını gözünü kırpmadan feda etmiş ve bunun sonucunda kazandığı zaferi masa başında diplomatik zaferle taçlandırmasıdır. Biz Türkiye Cumhuriyetinin gençliği olarak Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ ün ve silah arkadaşlarının Türkiye Cumhuriyeti Devletini bize emanet ettiği günden bugüne Türkiye Cumhuriyeti gençleri olarak kesinlikle böyle bir algı yaratılmasına karşı duracağız. Lozan Türkiye Cumhuriyeti temellerinin atıldığı ve masada askeri zaferin taçlandırıldığı diplomatik zaferdir. Bunu herkes böyle bilsin, beni dinlediğiniz için teşekkür ederim, saygılar sunarım.

          BAŞKAN: Sayın KILIÇ teşekkür ederim. Başka dilek ve temennisi olan arkadaşım var mı Değerli Arkadaşlar? Olmadığına göre mazeretlerin görüşülüp oylanması maddesine geldik.

VII- MAZERETLERİN GÖRÜŞÜLÜP OYLANMASI

          Devrim KIRLANGIÇ’ ın mazeretlerinin kabulüne oybirliği ile karar verildi.

VIII- BİR SONRAKİ MECLİSİN GÜN VE SAATİNİN BELİRLENMESİ

          17 Ekim 2016 Pazartesi saat:17.00'da toplanılmasına karar verildi.

IX- OTURUMA SON VERİLMESİNİN MÜZAKERESİ VE KABULÜ

          Oturuma son verilmesinin kabulüne Oybirliği ile karar verildi.

 

Abdül BATUR

Meclis Başkanı

Akın ADIGÜZEL

Katip

Sibel SESSİZ

Katip

 

 

Narlıdere Belediyesi Sosyal Medya Hesapları

  • Narlıdere Facebook
  • Narlıdere Instagram
  • Narlıdere Twitter
  • Narlıdere Youtube
  • Narlıdere Whatsapp